Zeytin çekirdeklerinden biyomalzeme üretimi fikrini Biolive ile hayata geçiren Duygu Yılmaz ile Biolive’ın kurulma sürecini ve şu andaki durumunu konuştuk. Sayın Yılmaz’a değerli zamanını ayırdığı için teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Bir meraktan yola çıkarak bugüne getirdiğiniz Biolive’in kurulma sürecinden bahsedebilir misiniz? Biolive’in hedefi, çalışmaları neler?
İlk başta zeytin çekirdeği gıda takviyesi olarak nasıl kullanılır, insan sağlığı üzerinde nasıl etkileri olur gibi konuları araştırırken daha sonra çekirdeğin yapısının biyomalzemeye uyumlu olduğunu fark ettim. Bunun üzerine, uygun bir maliyetle nasıl biyomalzeme üretebileceğim üzerinde düşünmeye başladım. Araştırma yapmak için işimden ayrıldım; sonrasında da fikrim İstanbul Teknik Üniversitesi Kuluçka Merkezi’ne kabul edildi. Orada MBA ve liderlik eğitimleri alıp şimdiki şirket ortaklarımla bir araya gelerek çalışmalarımı başlattım.
“BIOLIVE, bu işi daha uygun bir maliyetle yapmaya çalışan bir firma; çünkü Türkiye’de biyomalzemenin kullanılmama sebeplerinden en önemlisi maliyetin yüksek olması.”
Biyomalzemeleri genelde ithal ediyoruz. Plastik üretim teknolojisi biyomalzemede biraz daha farklı işliyor. Biyomalzeme çok hassastır; çok yüksek sıcaklığa dayanmaz. Biz aslında biyomalzemeyi sanayileştirmeye çalışıyoruz. Bizim çıkış amacımız beyaz eşya sektörü, elektronik cihazlar, otomotiv sektörü oldu. Başlangıçta 2 sene boyunca hiç destek alamadık. Maalesef, bu tarz işlerin Türkiye’de yürümeyeceğine dair bir algı ile karşılaştık. Bizimse yola çıkışımızdaki esas hedefimiz maddi değil, Türkiye’de bir bilinç oluşmasını sağlamaya yönelikti. Bu doğrultuda konferanslar verdik, biyomalzemeyi anlatmaya çabaladık. Sonrasında Boğaziçi Üniversitesi’den aldığımız Enterprize ikincilik ödülüyle yurtdışına gittik. TÜBİTAK Kadın Girişimcilik birinciliğimiz oldu. Sonrasında Ege İhracatçılar Birliği’nden ikincilik ödülümüz oldu. Numan Kurtulmuş’tan ödül aldık. Sonrasında ise Vestel ile yatırım ortaklığımız oldu ve şirketleştik.
Şu anda her bir ürünümüz için Ar-Ge çalışmaları yürütüyoruz; geliştirdiğimiz 4 ayrı Ar-Ge mevcut. Tabii bu uzun bir süreç; ama çok yakında piyasaya çıkmasını hedefliyoruz. Bir farkımız da antibakteriyel biyoplastik üretmemiz. Bizim biyomalzememiz mikroorganizma tutmadığı için hem gıdaların raf ömrünü artırıyor hem de mikrop bulaşmasını engelliyor. Biolive, büyümeye başlayan bir firma. En büyük hedeflerimizden biri konu hakkında bir bilinç oluşturmaktı ve bunda da başarılı olduğumuzu düşünüyorum. İlk 5 yıl içinde Türkiye’de beyaz eşya ve otomotiv sektörünün %10’unu hedefliyoruz. Sonrasında ise sadece zeytin çekirdeğinden değil birçok geridönüşümlü üründen ve biyoatıktan biyomalzeme üretmeyi planlıyoruz. Tek çalışmamız bu değil. Kozmetik sektörü üzerine de çalışıyoruz. Hedefimiz, doğal malzemelerden elde edilen, insan sağlığına daha az zararlı olan malzemeler üretmek. BIOLIVE’in de bu şekilde bir marka haline gelmesini planlıyoruz.
Biyomalzemenin plastikten farkı ve dünyadaki kullanım durumu nedir, biraz bahsedebilir misiniz?
Biyomalzeme; nişasta, selüloz, mısır koçanı gibi maddelerden elde edilen, doğada kaybolabilen plastik demek. Bu plastikler bizim kullandığımız petrol türevi plastiklerden farklı olarak doğada 1 yıl içinde çözülmeye başlıyor. Bizim normalde kullandığımız pet şişeler, poşetler vb. ise 450 yıla kadar doğada kalıyorlar. Aynı zamanda 1 kg plastik, 6 kg karbondioksit emüsyonuna neden oluyor. Aslında biz bu ürünleri kullandıkça farkında olmadan dünyanın sona doğru gitmesine sebep olmaktayız. Biyomalzemelerin, normal plastiklerin aksine insan sağlığına hiçbir zararı yok. Örneğin bir bebek çok iyi bir marka olmayan bir emzik kullandığında, kanseri tetikleyen bir maddeye maruz kalabiliyor. Yani, hepimiz, dünyaya gelir gelmez plastikle tanışıyoruz. Dolayısıyla, biyomalzeme hem çevre hem de sağlık konusundaki riskleri daha aza indirgemek amacıyla ortaya çıkan bir plastik türü.
Biyomalzeme, ülkemizde çok bilinmiyor ve kullanılmıyor ama Avrupa, Amerika ve özellikle Asya Pasifik ülkelerinde çok fazla kullanılıyor. Kimi yerlerde artık yasalarla zorunlu hale getirilen bir malzeme türü.
Biyomalzeme kullanımında dünyada bir artış söz konusu. Fransa’da ve Amerika’nın kimi eyaletlerinde “kullan-at”a yasak geldi; tek kullanımlık herhangi bir plastik petrol türevi plastikten üretilemiyor. Asya Pasifik hâlihazırda %90 biyoplastik malzeme kullanıyor. Önümüzdeki 10 sene içerisinde petrol türevi plastiklerin pek çoğunun biyomalzemeye dönüşeceğini söyleyebiliriz. Türkiye’de de poşetlerin biyoplastikten üretilmesine dair bir yasa geliyor.
Garanti Bankası tarafından düzenlenen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’nda Türkiye’nin Gelecek Vaat Eden Kadın Girişimcisi seçildiniz. Türkiye’de kadın girişimci olmanın ne ifade ettiğini söyleyebilirsiniz?
Özellikle sanayi ile ilgili bir iş yaptığınız zaman kesinlikle bir önyargı oluyor. Ayrıca benim gibi küçük bir yaşta başladıysanız bu durum da insanları korkutuyor. Önyargıların yanı sıra özellikle tek başınıza olduğunuzda destek almanız güçleşiyor. Bu zorlukları deneyimliyorsunuz. Bence kadınlar isterse her şeyi yapabilecek güce sahipler ve iş konusunda cesurlar. Bu nedenle pozitif ayrıcalığın bir gereklilik olduğunu düşünüyorum. Aldığım ödülün de bu konuda bir farkındalık yarattığına inanıyorum. Beni bu doğrultuda teşvik eden ve heyecanlandıran bir ödül oldu. Ayrıca, bu ödülden sonra 4 firmadan da teklif aldık.
Girişimcilerin artık üniversiteler ile daha sıkı iş birlikleri içinde hareket ettiği bir ortamdayız. Son olarak, bu iş birliğinin Biolive için nerede durduğunu öğrenmek isteriz.
Şu an çalışmalarımıza Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde devam ediyoruz. Bir üniversitede olmanın pek çok artısı var. Bir teknoparkta çalıştığınızda olduğunuz ekosistemdeki herkes sizin gibi girişimci, ortak sorunları yaşıyorsunuz, birlikte çalıştıkça motivasyonunuz daha yüksek oluyor. Üniversitelerin laboratuvarları, sağladığı bilimsel imkânlar, düzenlenen konferanslar oldukça faydalı. Girişimcilerin başlama noktalarının üniversiteler olması gerektiğini düşünüyorum. Üniversiteler ve şirketlerin bir arada olması bence çok daha sağlıklı. Ayrıca benim bünyemde pek çok üniversite öğrencisi çalışıyor. Birlikte çalışmamız hem onlara deneyim kazandırıyor hem de bize öğrencileri yetiştirme fırsatı sunuyor.